Quantcast
Channel: Log Yönetimi Bilgi Güvenliği Portalı » Av. Seyfettin Uzunçakmak
Viewing all articles
Browse latest Browse all 4

Mustafa Keser Ne Yapsın! (İçeriğin Yayından Kaldırılması)

$
0
0

Malum olduğu üzere günümüzde; internet ve sosyal medya gibi birçok unsur yoğun gelişim göstermektedir. Fakat aynı gelişimin “niteliksel” olarak gerçekleştiğini iddia etmek sakıncaları da dikkate aldığımızda bir hayli güç. Nitekim kendine özgü tarzıyla vatandaşın gönlünde haklı bir yer edinen Mustafa KESER de internetin son kurbanlarından(!) biri haline geldi. İlk haberlere göre olay şöyle gelişti:

“İstanbul Kağıthane’de, geçen hafta aracıyla kaza yaptıgı mikser sürücüsünü silahıyla yaralayan türkücü Mustafa Keser hakkında 7.5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Keser’e levye ile saldıran sürücü Meksen Eşit’in ise “Kasten yaralama” suçundan 1.5 yıla kadar hapsi istendi. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın hazırladığı iddianameye göre 8 Nisan’da trafikte seyir halinde bulunan Keser’in aracı karşı yönden gelen Eşit’in kullandığı mikser aracıyla çarpışarak maddi hasarlı bir kaza meydana geldi. Bunun üzerine Keser aracından inip Eşit’in kullanmış olduğu aracın kapısını açarak Eşit’le tartıştı. Eşit’in aracından inmesi üzerine ikili arasındaki tartışma kavgaya dönüştü. Eşit arabasından aldığı demir çubukla Keser’e vurmaya başlayınca Keser üzerindeki ruhsatsız silahını çıkararak Eşit’e 4-5 el ateş etti. Eşit yaralandı. Olayın ardından Keser hafif şekilde yaralanırken, Eşit hastaneye kaldırıldı. Savcılık tarafından ifadeleri alınan ikili birbirinden şikâyetçi olunca savcılık her iki şüpheli hakkında da dava açtı. Savcı Keser hakkında “kasten yaralama ve ruhsatsız silah bulundurma” suçlarından 2.5 yıldan 7.5 yıla kadar hapis isterken Eşit hakkında ise “kasten yaralama” suçundan 6 aydan 1.5 yıla kadar hapis talep etti.” (http://www.sabah.com.tr/Yasam/2013/04/20/kesere-ruhsatsiz-silah-davasi)

20 Nisan 2013 tarihinde verilen bu haberlere göre türkücü Mustafa KESER’in bir kişiyi ruhsatsız tabanca ile yaraladığı ve ardından dava açıldığı birçok internet sitesinde iddia ediliyordu. Ancak haber ve içerik, gerek Mustafa KESER’in resmi web sitesinden ve gerekse diğer basın yayın organlarından kısa sürede yalanlandı. (www.mustafakeser.com)

www.milliyet.com.tr ye açıklama yapan Mustafa KESER, “Bugün itibarıyla gazetelerde ‘Sanatçı Mustafa Keser, trafikte yaşadığı bir kaza sonucunda çıkan kavgada karşı tarafı silahıyla yaralamış ve 7,5 yıl gibi bir cezayla karşı karşıya’ gibi bir haber yayınlamışlar. Bu haberin isim benzerliğinden öte benimle uzaktan ve yakından hiçbir ilgisi yoktur. Ayrıca benim silahım da yoktur. Bir silahım var o da sazım. Çünkü öncelikle şeref ve haysiyetimiz söz konusu. İşin maddi yönü ayrı. Örneğin Finansbank reklamlarımı kaldırdı ve TRT deki programımla ilgili sponsorluğunu geri çekti. Maddi ve manevi kaybım büyüktür.” dedi. (http://magazin.milliyet.com.tr/keser-isim-benzerligi-kurbani/magazin/magazindetay/20.04.2013/1696189/default.htm)

Olayın gerçek boyutu böyle iken, yukarıda belirtilen linke (veya aynı içerikli diğer haberlere) halen erişimin mevcut olduğu da görülmektedir. Gerekli ve yeterli araştırma yapılmaksızın, kişilerin hayatının bir anda nasıl etkilenebileceğinin en net örneği olarak son günlerde yaşanan bu olay; özellikle internette yayınlanan yalan, yanlış ve yanıltıcı içeriklerin kaldırılması konusunu tekrar gündeme getirdi.

Bilindiği üzere, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında 5651 Sayılı Kanun, 2007 yılında yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

5651 Sayılı Yasa’nın 9. Maddesinde ve 30.11.2007 tarihli İnternet Ortamında yapılan Yayınların Düzenlenmesine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 10. Maddesinde “içerik nedeniyle hakları ihlal edildiğini iddia eden kimse” nitelemesi yapılmıştır. Katalog suçlar olarak da tabir edilen bazı suçların işlenmesi halinde internet sitelerine erişimin engellenmesi söz konusu iken, içeriğin yayından kaldırılması için herhangi bir suç ayrımı yapılmadığını öncelikle belirtmek isteriz.

Dahası, içeriğin yayından kaldırılması için eylemin suç teşkil etmesi dahi zorunlu bir şart olarak öngörülmemiştir. Örneğin, ihmalen bir kişinin adı hatalı yazılarak bir suçun failiymiş gibi gösterilmiş ise, dikkat ve özen eksikliğinden kaynaklanan bu durumun suç teşkil ettiği ileri sürülemez. Fakat buradan, ismi yayınlanan kişinin haklarının ihlal edilmediği anlamı da çıkmaz.

Bu açıklamalar ışığında, web sitelerindeki hakları ihlal eden içerik yayından nasıl kaldırılacaktır?

5651 Sayılı Yasa’nın 9. ve ilgili Yönetmeliğin 10. Maddesine göre;

  • Hakları ihlal edilen kişi içerik sağlayıcısına, içerik sağlayıcısına ulaşamamış ise yer sağlayıcısına başvuracak,
  • Ken­di­si­ne iliş­kin içe­ri­ğin ya­yın­dan çı­ka­rıl­ma­sı­nı ve ya­yın­da­ki kap­sa­mın­dan faz­la ol­ma­mak üze­re ha­zır­la­dı­ğı ce­va­bı bir haf­ta sü­rey­le in­ter­net or­ta­mın­da ya­yım­lan­ma­sı­nı talep edebilecek,
  • İçe­rik ve­ya yer sağ­la­yı­cı bu talebin ken­di­si­ne ulaş­tı­ğı ta­rih­ten iti­ba­ren iki gün için­de ta­le­bi ye­ri­ne ge­ti­r­me­di­ği tak­dir­de istem red­de­dil­miş sa­yı­lacak,
  • Ta­le­bin red­de­dil­miş sa­yıl­ma­sı ha­lin­de, ki­şi on­beş gün için­de yer­le­şim ye­ri sulh ce­za mah­ke­me­si­ne baş­vu­ra­rak, içe­ri­ğin ya­yın­dan çı­ka­rıl­ma­sı­na ve yayın­da­ki kap­sa­mın­dan faz­la ol­ma­mak üze­re ha­zır­la­dı­ğı ce­va­bın bir haf­ta sü­rey­le in­ter­net or­ta­mın­da ya­yım­lan­ma­sı­na ka­rar ve­ril­me­si­ni is­te­ye­bi­lecek,
  • Sulh ce­za hâki­mi bu ta­le­bi üç gün için­de du­ruş­ma yap­mak­sı­zın ka­ra­ra bağlayacak,
  • Sulh ce­za hâki­mi­nin kabul veya ret kararına karşı ilgisine göre içerik sağlayıcı veya yer sağlayıcı veya istem sahibi Ce­za Mu­ha­ke­me­si Ka­nu­nu hüküm­le­ri­ne gö­re iti­raz edebilecektir.

 

Sulh ce­za hâ­ki­mi­nin ke­sin­le­şen ka­ra­rı­nın, baş­vu­ru­yu ye­ri­ne ge­tir­me­yen içe­rik ve­ya yer sağ­la­yı­cı­sı­na teb­li­ğin­den iti­ba­ren iki gün için­de içe­rik ya­yın­dan çı­ka­rı­la­cak ve ha­zır­la­nan ce­va­bın ya­yım­lan­ma­sı­na baş­la­nacaktır.

 

Sulh ce­za hâki­mi­nin ka­ra­rı­nı bu mad­de­de be­lir­ti­len şart­la­ra uy­gun ola­rak ve sü­re­sin­de ye­ri­ne ge­tir­me­yen so­rum­lu ki­şi (içerik veya yer sağlayıcısı), al­tı ay­dan iki yı­la ka­dar ha­pis ce­za­sı ile ce­za­lan­dı­rı­lacaktır.

 

Hemen belirtmek gerekmektedir ki süreler, her hukuki işlemde olduğu gibi, içeriğin yayından kaldırılması konusunda da son derece büyük önem arz etmektedir. Buna göre;

Kişinin haklarını ihlal eden içerik internetten yayınlandığından (ihlal de her geçen gün devam ettiğinden), yasada başvuru için herhangi bir süre koşulu öngörülmemiştir. Yayın devam ettiği sürece, her zaman (üç yıl veya beş yıl sonra dahi) başvuruda bulunulabilecektir.

Buna karşılık yasal süreler, başvuru yapıldıktan sonra işlemeye başlamaktadır. Başvuru tarihinden itibaren iki gün içinde içerik yayından kaldırılmaz ise Sulh Ceza Hâkimine başvuru için onbeş günlük süre işlemeye başlar.

Örneğin;

01.03.2013 tarihinde içerik sağlayıcıya noterden ihtarname gönderildiği ve bu ihtarnamenin de 04.03.2013 tarihinde içerik sağlayıcıya tebliğ edildiği varsayımı altında, içerik sağlayıcıyı iki farklı seçenek beklemektedir.

a- İçerik sağlayıcı, en geç 06.03.2013 tarihinde başvuruyu kabul edip içeriği yayından kaldırabilir.

b- Bu sürede içerik yayından kaldırmaz ise istemi reddetmiş sayılır.

Bu durumda başvuru sahibi, hem ihtarnamenin tebliğ tarihini ve hem de içeriğin yayından kaldırılıp kaldırılmadığını, kaldırılmış olsa dahi kaldırılan içerik yerine düzeltme metninin aynen yayınlanıp yayınlanmadığını kontrol etmek durumundadır. Zira en geç 06.03.2013 tarihinde içerik sağlayıcı içeriği yayından kaldırıp, kaldırılan içerik yerine düzeltme metnini aynı yerde yayınlamaz ise, başvuru sahibi en geç 21.03.2013 tarihine kadar bulunduğu yer Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurarak içeriğin kaldırılmasını ve düzeltme metninin yayımlanmasını talep etmek zorundadır.

Bu süre içinde başvuru sahibi Sulh Ceza Mahkemesi’nden talepte bulunmaz ise, daha sonra yapacağı başvuru süreden reddedilecektir. Diğer yandan;

Yasada başvurunun şekli konusunda herhangi bir ayrıntı verilmemekte olup, başvurunun e-posta, iadeli taahhütlü mektup vb. yollarla da yapılması mümkündür. Ancak, sonradan itiraz edilmemesi ve ispat kolaylığı bakımından başvuru yazışmalarını Noter kanalı ile yapmayı tercih etmekteyiz.

Yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere süreç, son derece hızlı işlemekte olup, yaklaşık bir aylık süre zarfında başvuru hakkında yargısal çözüm üretilebilmektedir. Son olarak; dava sürelerinin ortalamasının yıllarla ölçüldüğü günümüzde (yaklaşık) bir aylık çözüm süresinin, kişi hak ve özgürlükleri bakımından da son derece anlamlı olduğunu vurgulamak isteriz.


Viewing all articles
Browse latest Browse all 4

Latest Images